Kalabalıklar İçerisindeki Yalnız Çünkü O “Yabancı”
“Kaderim bana sorulmadan tayin oldu”
Albert Camus
“Yabancı”,
tiyatro kökenli senarist Filiz Alpgezen’in ilk uzun metraj sinema filmi. 19.
Adana Altın Koza Film Festivali’nde yarışma filmleri arasında yer alan
“Yabancı”nın Türkiye Prömiyeri’de bu festivalde yapıldı. Film, 80 darbesinin
ardından yaşanan iltica ve mültecilik kavramları ekseninde gelişmekte. Darbeyi
yaşayıp iltica etmek zorunda kalan ebeveynlerin çocuklarının bugün ile
sınavlarına farklı bir bakış sunmuştur.
Haftanın
vizyona giren Türk filmi olan “Yabancı”, Albert Camus’a “selam duruşu” olarak
atfedilebilir. Film içerisinde birebir göndermeler bulunmasa da dolaylı yoldan
Camus’un “Yabancı” kitabından içeriklere yer verildiği görülebilir. Kitaptan,
“Asıl önemli olan şey, bir kaçma olanağı, amansız törenin dışına sıçrayış,
alabildiğine umut olanakları veren çılgınca bir koşuştu. Tabi umut, bir yolun
dönemecinde, var hızla koşarken birden yetişen bir kurşunla yere serilivermekti”
sözleri, filmde Özgür’ün içinde bulunduğu durumu açıkça özetler.

Yabancı,
çıkış hikayesi itibariyle, iltica etmiş ve vatandaşlıktan çıkarılmış bir
babanın ölümünün ardından kızının babasının cenazesini Türkiye’ye getirmesi ve
bürokratik engeller ile karşılaşması olarak karşımıza çıkmakta. Ama dediğim
gibi amaç babanın cenazesi olarak görülürken tamamen başka bir konu üzerinden
sonlanıyor. Adeta iki farklı filmin karışımı şeklinde izleyiciye sunulmuş. Film
içerisinde yönetmen kimi zaman doğru tespitler ile karşımıza çıksa da kimi
zaman da insanların inançlarına ilişkin sınırlarına hoyratça davranmış.
Yönetmen, derdini izleyicinin gözüne soka soka anlatmış ve bu durum vermek
istediği etkinin izleyiciye geçmesinde etkin olamamış.
Film,
uçlarda yaşayan insanların yaşayışlarından kesitlerle izleyiciye sunulmuş.
Yönetmen, insanlar arasında yaşanan farklılıkların bu kadar uç noktalara kadar
uzanmasının altında “darbe”nin olduğuna değinmiş. Darbe ile birlikte insanlar
arasında farklılıklar yaşanmış ve bu farklılıkların bizi bizden
uzaklaştırdığına adeta “Yabancı”laştırdığına kanaat getirilmiş. Filmdeki
ailelerde bu portre içine oturtulmuş. Bir taraf tamamen muhafazakarken bir
taraf olabildiğine açık görüşlü olarak resmedilmiş.
Muhafazakar
kesimin boş bir portre içerisine oturtulduğu filmde, yönetmenin kadınları boş
konuşan, egemenin boyunduruğu altında sıkışmış, aklı fikri cinsellik olarak
sunması tercihi keskin çizgilerinin yansıması olmuş. Muhafazakar erkeklerin
daha soyut gösterildiği filmde, kadınların batıl inançlarına kadar izleyiciye
sunulmuştur. Özgür’de alışık olmadığı ortamda kendi “öz”ünü bulma çabası
içerisinde varlığını Ferhat’ın desteğiyle sürdürmeye çalışır. Aslında genel bir hikayeden öznel bir çıkarımda
bulunulmuş. İçinde yaşadığımız toplumda herkes birbirine yabancı diyebiliriz.

Yorumlar