Çemberimde Gül Oya



Bir anne düşünün mahkeme salonunda izleyiciler arasında. Bir evlat düşünün mahkeme salonuna adım atan sanıklar arasında. Mahkeme saolununda çıt yok. Hakim gelir yoklamasını yapar. Sanıkların dinlenmesi, savunmalar, itirazlar ve karar. Duymazsınız savunmanın, kararın ne olduğunu. Hafiften bir müziktir kulaklardaki.

Kadrajda bir anne bir de evlat vardır. Evladın gözleri çakmaklaşır ve donup kalır, aynı anda anne eliyle ağzını kapatıp hıçkırıklar içinde ağlamaya başlar. "Oğlum, oğlum" diye haykırdığını duyarsınız. Kararın ne olduğunu duymamışsınızdır da bilirsiniz. Bilirsiniz de boğazınızda oluşmuştur bir düğüm. Sinirle veya acıyla akar gözyaşları. Yaşarsınız bir anda o anları yaşamak istemeyerek. Anlaşılamayacak bir şey yok karar: İdam.

Mahkemede kararla ortalık karışır. Bir an da subaylardan biri "Asker hazır ol" diye bağırır. Ceza alacağını düşünmeden bariyerleri kaldırıp anne ile oğlunu birbirine kavuşturur. Sımsıkı bağlarla bağlanır anne oğul, son kez...

Dizi içinde hiç unutamadığım bir sahne olup çıkar bu anlattıklarım. O diziki şu ana kadar yapılmış en ama en iyi televizyon dizisi bana göre. Okuma, öğrenme tembeli yalnız ve güzel ülkemin insanlarının biraz olsun zihinlerinde "ne, nedir" sorgusunu sordurmayı bilmiş bir diziydi. Bütün bu olanlar neyin nesiydi, çatışmalar nedendi, neden pek çok inan öldü ve darbe neydi? Çok mu basittiki her 20 yılda bir canım ülkemin başına geliyordu. Tüm sorunları hallettiği düşünülüyorsa peki neden tekrarlama gereği düşünülmüş?

Dizinin en çok sevdiğim vurgularından biri "Ülkemi seviyorum"dur. Nice alimler veya fırsatçılar kaçmış gitmiş. Hiç biri de ülkeyi atanın vasiyetindeki çağdaş medeniyetler seviyesine çıkarmak için uğraşmamış. Kendilerine müslüman yaşayıp gitmişler. Sorsanız lafta peynirin gemiliğini çok iyi becerirler. Kalanların bir kısmıda farklı olmamış. Anca şikayet anca kıraathane köşelerinde ne olacak bu memleketin haligillerden olmuşlar. Siz bakmayın 3-5'inin toplanıp bağırıp çağırdığına. Onlar da anca dilde sevenler ordusu.

Mafyalar, derin devletler sarmış dört bir yanımızı. Baktığımız her yerde cinayetler, dalaveralar görülüyor. Ben her şey iyi olacak diye düşünsemde, bana her şey eskileri hatırlatıyor. Ne de olsa beraber yürüyoruz biz bu yollarda. Böyle içten diziler işte bizi gerçekle bütünleştiren. Ve ne acıdır ki kıvılcım olmadan hatırlamıyoruz hafızası olmayan bir ülkeyiz. Bir vadi uğruna mafyalaşan değil. Derin devlet mevzusu türedi zaten o vadide. Derin devlet denilen 3-5 çapulcunun elinde günü kurtarmaya yarayan malzeme. Peki ya yarınlar nerede? Anca höt zöt hukular işler o kitapta. Zaten başka kitapları da yoktur o taraklarda. Astığım astık, kestiğim kestik, silleye kötek oldu bitti. Yok bitmiyor. Mantar gibi türüyorlar. Ama atalar buna da uygun deyişler bulmuşlar "İt ürür kervan yürür".

Hiddet ve delalet koylarında salıverirken asıl konudan sapma olmasın tabiki. "Çemberimde Gül Oya" Çağan Irmak imzalı bir dizi. Hikaye ve yönetmenlik Çağan Irmak'a ait. Senaryo Kuledibi'nden. Kuledibi ekibi ise: Sertaç Ergin, Fikret Bekler, Nihan Küçükkural, Kerim Ceylan. 40 bölümde bitti dizi. İyikide bitti. Kendimle tezata düşmüş gibi olduğum görülebilir ama öyle değil. 40 bölüm olarak başta tasarlanmış. Ne reyting ne başka bir şey etkilemiş. Tasarlanan bölümde bitirilmiş. Uzatılarak hikayenin laçkalaştırılmasından korkardım (pek çok dizi böyle mağdur oldu). Asıl konudan sapabilirdi. Çemberimde Gül Oya'nın açtığı kapı ardından giden diziler olmadı değil bir süre sonra... Olmadı işte.

Benim şimdi yazmamın nedeni de diziyi tekrar izlemem. Denk geldiği tarihe bakıncada irkilmedim değil. Umarım bir daha "Çemberimde Gül Oya" çektirecek durumlar olmaz.

Yorumlar

Travis dedi ki…
çekmeyi gerektirecek durumlar olmasın ama eski konular yine işlensin.geçmişte güzelce işlendiği gibi..

Popüler Yayınlar