Nokta

Derviş Zaim’in son filmi olan “Nokta” bir üçlemenin 2. Halkasını oluşturuyor. “Cenneti Beklerken” ile başlayan seri “Nokta” ile devam ediyor.
“Nokta” geçmişle günümüz arasında bağlantı kurup hikayeyi anlatmaya koyuluyor. Film geleneksel hat sanatından ilham alınarak çekilmiş. Hat ile uğraşanlar belli mertebeye eriştiklerinde yazıyı ellerini hiç kaldırmadan yazarlar ve Derviş Zaim’de bu ustalıktan yola çıkarak hikayesini anlatmaya koyulmuş. Tıpkı hat gibi tek ve kesintisiz bir plandan oluşturulmuş bir film. Bir sanatın başka bir sanata ilhamını görüyoruz “Nokta”da. Akıllıca düşünülmüş ve iyi uygulanmış. Farklılıkların olması gereken bir alanda değişik bir bakış açısı olmuş. Ki iyikide böyle düşünüp yapmış Zaim. Bu açıdan bakıldığında “Nokta”yı sıradanlıktan kurtarmış. Çünkü konusu bakımından sıradan bir hikaye.
Film, arkadaşının ön ayak olmasıyla kalkıştığı işleri eline yüzüne bulaştıran Ahmet’in (Mehmet Ali Nuroğlu) yaşadığı vicdan azabını anlatıyor. Ahmet, arkadaşı sayesinde tarihi değeri yüksek olan bir Kuran’ın çalınmasına ortak oluyor. Ancak işler kontrolden çıkar ve Ahmet’in arkadaşı ölür. Ahmet’te vicdan azabı yaşar ve serüven başlar. Aslında serüven geçmiş zamandan kalan daha doğrusu kalamayan bir “Nokta” ile başlamıştır ve çerçeveler içine geçmiştir.

“Nokta”, içeriğinde suç ve ceza, görev ve sorumluluk, iyilik ve kötülüğün sorgulanması, arınma, gelenekten yararlanma gibi konuları tartışmaya açıyor. Geçmiş sorumlulukların günümüz şartlarına aktarılması ve sonucunda çıkan hadiseler. Bazen ömür bir yazıdaki nokta olabilmekte ve hayat o küçücük noktayı koyma çabasıyla nelerin geçtiğini göstermekte. Film bütün bu sorgulamları size sordurmayla yola çıkıyor.
Açıkçası bakış açısı değişik ve güzel ama yer yer oyunculuklarda düşmeler sezinlenmiyor değil. Derviş’in (Şener Kökkaya) daha bir sevecen ve bilgece konuşan biri olarak yansıması bekleniyor ya da benim kafamda yarattığım derviş karakteri böyle değil. Bir de Ahmet karakterinin (Mehmet Ali Nuroğlu) daha da role girmiş olduğunu görmek istiyor insan. Mehmet Ali Nuroğlu’ndan beklenmeyecek bir oyunculuk. Çünkü kendisi gayet rolünün ustaca altından kalkmasını bilen bir oyuncu. Genel de iyi bir film ama dediğim gibi yer yer tansiyon düşüşleri yaşamakta. Ayrıca belirtmeden geçmeyim filmde Settar Tanrıöğen’in oyunculuğunu beğendim. En son “Takva”da izlediğim Tanrıöğen açıkçası biraz soğuk bir oyunculuk izletmişti. Ama “Nokta”da rolünün hakkını vermiş.
Açıkçası bakış açısı değişik ve güzel ama yer yer oyunculuklarda düşmeler sezinlenmiyor değil. Derviş’in (Şener Kökkaya) daha bir sevecen ve bilgece konuşan biri olarak yansıması bekleniyor ya da benim kafamda yarattığım derviş karakteri böyle değil. Bir de Ahmet karakterinin (Mehmet Ali Nuroğlu) daha da role girmiş olduğunu görmek istiyor insan. Mehmet Ali Nuroğlu’ndan beklenmeyecek bir oyunculuk. Çünkü kendisi gayet rolünün ustaca altından kalkmasını bilen bir oyuncu. Genel de iyi bir film ama dediğim gibi yer yer tansiyon düşüşleri yaşamakta. Ayrıca belirtmeden geçmeyim filmde Settar Tanrıöğen’in oyunculuğunu beğendim. En son “Takva”da izlediğim Tanrıöğen açıkçası biraz soğuk bir oyunculuk izletmişti. Ama “Nokta”da rolünün hakkını vermiş.
Film gösterime girmeden pek çok festivalde gösterildi ve ödülleri kapmasını bildi. Bu ödüllerden biri de İstanbul Film Festivali’nde Derviş Zaim’e en iyi yönetmen ödülünü getirdi. Bence Zaim bunu hat sanatını aktarmasındaki düşüncesiyle almış olabilir. Jüri belirledi tabi. Ama film genel anlamda güzel. Özellikle de müzikleri. Filmdeki belki en kusursuz nokta müzikler olmuş. Ki 15. Adana Altın Koza Film Festivali’nde Mazlum Çimen’e en iyi müzik ödülünüde kaptırmasını bildi. Müzik filmle o kadar uyumlu ki ayrı bir albümde toplanmalı bence.
Kısa izlemeye değecek bir film “Nokta”. En azından pek çok insanı vicdanıyla başbaşa bırakıp düşünmelerine sebep olacaktır. Tek izlenecek değil aynı zamanda dinlenecekte bir film. Dediğim gibi müzikler bir harika. Tek kelimeyle harika.
Yorumlar